Skip links

Neden Gözümüz Kızarır? | Göz Kızarıklığının En Yaygın Sebepleri

Güncelleme Tarihi: 17 Şubat 2021

Neden Gözümüz Kızarır?

Göz yüzeyine yakın olan kan damarlarının aşağıda açıklayacağımız bazı sebepler ile genişlemesi sonucunda gözlerde kızarıklık meydana gelir. Genellikle ağrısız olan bu durum, iltihaba ve tahrişe eşlik edebilirken, kendiliğinden geçmediği durumda bir hekime başvurmayı gerekli kılar. Öyle ki, göz kızarıklığı pek çok insan tarafından tecrübe edilmesine rağmen normal bir durum olarak kabul edilmez.

Göz kızarıklığını tedavi etmenin yolu, ilk aşamada nedenini anlamaktır. Göz, yaygın olarak aşağıdaki sebeplere bağlı olarak kızarır:

  • Kuru Göz Sendromu: Gözün ön tabakasını nemli ve yağlı tutmak için gerekli olan doğal gözyaşının yeterli miktarda üretilemediği durumda ortaya çıkan bu rahatsızlık, gözün kurumasına, kızarmasına ve tahrişine yol açar. Uykusuzluk, parlak ekranlara uzun süre bakma ve yanlış kontakt lens kullanımı ile ortaya çıkan kuru göz sendromu zaman içinde kronikleşebilir. Bu rahatsızlık, yaygın olarak, göz doktoru tarafından reçete edilen suni göz damlaları ile kontrol altına alınır.
  • Konjonktivit (Kırmızı Göz Hastalığı): Halk arasında “pembe göz” veya “kırmızı göz” olarak tabir edilen konjonktivit, gözün ön kısmını kaplayan şeffaf, koruyucu tabakanın iltihabına verilen isimdir. Toksik maddeler, bakteri ve virüsler sebebi ile ortaya çıkan bu göz hastalığı çok yaygın olmakla beraber, pek çok vakada çok ciddi seyretmez.

Konjonktivit, ağrı, görme bozukluğu ve kızarıklık ile karakterize olur ve bir uzmandan yardım almayı gerekli kılar.

  • Blefarit (Göz Kapağı İltihabı): Kızarık gözlerin yaygın nedenlerinden biri de göz kapağının başta yağ bezelerinin tıkanması olmak üzere çeşitli sebeplerle enfekte olması durumunda ortaya çıkan blefarittir. Yaygın bir göz rahatsızlığı olan göz kapağı iltihabı, hijyenin düzgün bir biçimde sağlanamaması ile tetiklenir. Bulaşıcı olmasa da yanma, batma, kaşıntı, kızarıklık ve şişlik gibi belirtilerle kişileri rahatsız eder. Blefarit şikâyetiyle bir sağlık merkezine başvurulduğu durumda incelemelerin akabinde, genellikle antiyotikler ile tedavi sağlanır.
  • Üveit: Gözün uvea tabakasını etkileyen bu hastalık, kızarıklık, ağrı, bulanık görme ve ışık hassasiyeti gibi belirtiler ile karakterize olur ve tedavi edilmediği durumda kötüleyebilir; üveitik glokom, retina ve koroidal skar gibi sorunlara yol açabilir. Üveit, çoğunlukla steroid tarzı ilaçlar ile tedavi edilmektedir.
  • Subkonjonktival Kanama: Gözün beyaz kısmının tamamen kızarmasına sebep olan subkonjonktival kanama veya subkonjonktival hemoraji, gözün şeffaf kısmının altındaki kan damarlarından biri zarar gördüğünde ortaya çıkar. Damarlardaki kan, zorlanma, hapşırma, ve öksürme gibi eylemlerin ardından gözü örten tabakaya yayılarak, gözbebeği dışında kalan kısmın pembe & kırmızı görünmesine sebep olur.

Subkonjonktival kanama şüphesiyle göz doktoruna başvurulduğu durumda, hasarın neden oluştuğuna dair incelemeler yapılır ve tedavi buna göre kurgulanır.

  • Kornea Ülseri veya Enfeksiyon: Kornea çeşitli sebeplere bağlı olarak enfekte olur ise, bağışık sisteminin bir parçası olarak hücreler bu alan etrafında toplanır ve bu da kan damarlarının şişmesine ve genişlemesine sebebiyet verir. Ciddi kızarıklığa yol açan kornea ülserlerinin tedavisi, kaynak olan enfeksiyonun ortadan kaldırılmasına dayanır. Enfeksiyon genellikle, antiviral ve antifungal damlalar ile tedavi edilir.
  • Primer Açı Kapanması Glokomu: Oldukça ciddi bir göz rahatsızlığı olan primer açı kapanması glokomu ilk aşamada gözlerde kızarıklık ile karakterize olmaktadır. Zaman kaybetmeden tedavi edilmesi elzem olan bu rahatsızlık, göz içindeki sıvı basıncı ani bir şekilde yükseldiğinde görülür; gözde kızarıklık ile beraber, ağrı ve bulanık görme de belirtiler arasındadır.
  • Alerjiler: Farklı nedenler ile ortaya çıkan alerjiler göz kızarıklığından da sorumlu olabilir. Yanma ve kaşınma gibi belirtilerin yanı sıra, alerjiye neden olan maddeye karşı bir tepki olarak gözdeki kan damarları genişler ve bu bölge belirgin bir biçimde kızarır. Tedavi elbette ki alerjiye neden olan durumun ortadan kaldırılması ile gerçekleştirilir. Bununla beraber, soğuk kompres, suni gözyaşı damlaları ve H1 blokerleri gibi OTC anti-alerji ilaçlar ile iyileşme sağlanır.
  • Hamilelik: Vücuttaki hormonların tamamına yakınının değişmesine sebebiyet veren gebelik, daha az gözyaşı üretimini de tetikleyebilir. Yukarıda da bahsetmiş olduğumuz gibi, göz kuruluğu gözlerde kızarıklığa yol açar ve ışığa duyarlılık geliştirilmesine sebep olur.
  • Aşırı Göz Damlası Kullanımı: Suni gözyaşı içeren göz damlaları temelde gözün nemli tutulmasına yardımcı olsa da aşırı kullanım halinde kızarıklığın oluşmasının ana sebebi haline gelebilir. Öyle ki, son dönemde yapılan araştırmalar, bu damlaların gereğinden fazla kullanılması durumunda damarların genişlemesine neden olduğunu göstermiştir.
  • Kontakt Lens Kullanımı: Kontakt lensler gereği gibi kullanılmadığında tahriş ve kızarıklık başta olmak üzere çeşitli komplikasyonları tetikler.Özellikle lensler travmatik şekilde çıkarıldığında veya hijyene dikkat edilmediğinde kızarıklığın ve enfeksiyonların yanı sıra, kornea ülseri de ortaya çıkabilir.
  • Bilgisayar Başında Uzun Süreler Oturma: İngilizcede “Computer Vision Syndrome” olarak bilinen sendrom, parlak ışığa maruz kalma sonucu gözlerde oluşan göz yorgunluğuna işaret etmektedir. Bu durum, göz kırpmanın seyrekleşmesi halinde ortaya çıkmaktadır ve belirtilerinden en bilineni de gözlerdeki kızarmadır. Tedavi yaygın olarak yapay gözyaşı damlaları ve koruyucu gözlükler ile sağlanmaktadır.
  • Uyku Eksikliği: Günde 7 ila 8 saat arasında uyumak gerekirken, uykusuz kalmak, göz çevresinde kan ve sıvı birikmesine sebep olurken, kuruluğa da yol açabilir. Vücudun ihtiyaç duyduğu süre boyunca dinlenmek, sıvı dolaşımını sağlar; bu sebeple, uykudan feragat etmemek önemlidir.

Tıbbi Birimler

Sağlık & Güzellik

Doktorlar

Online Randevu

Tahlil Sonuçları

E-Doktor

İletişim Bilgileri

Anlaşmalı Kurumlar

Sağlık Köşesi

International Patients

Kurumsal

Esencan Videolar