Güncelleme Tarihi: 12 Şubat 2018
Zona hastalığı, “varicella zoster” adı verilen bir virüsün insan vücuduna girmesi ile oluşan ve suçiçeği hastalığına sebebiyet veren bir cilt hastalığıdır. Bir anlamda çocukların yakalandığı bir hastalık olan suçiçeği hastalığının, yetişkinlerde görülme şekline “zona” denir de diyebiliriz. Sinir iltihabına neden olan bu hastalığın mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Halk arasında “gece yanığı” olarak bilinen zona, sinirlerin kök bölümünde latent bir form kazanan yani hareketsiz olan virüsün çeşitli unsurlara bağlı olarak aktifleşmesi ile oluşur. Genellikle başka bir hastalık ile beraber ortaya çıkmasının nedeni de budur. Grip gibi bağışıklık sistemini zayıf düşüren bir hastalık anında zona virüsü de aktifleşir. Sadece yoğun stres dahi zona hastalığına neden olan virüsün aktifleşmesi için yeterli olabiliyor.
Zona her yaşta görülebilen bir hastalık olsa da özellikle 50 yaş üzerinde daha sık bu vaka ile karşılaşılır. Duyusal sinir hücresi gruplarını tutma ve ağrıya neden olma hatta ciltte döküntülere neden olma gibi karakteristik özellikleri olan zona 5 farklı çeşide sahiptir. Hastalığın neden olduğu cilt görüntüsü, vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir. Ancak yapılan araştırmalar diz ve dirsek altlarında pek görülmediğini de ortaya koydu.
Zonaya neden olan virüs aktifleştikten sonraki üçüncü gün ciltte kabarcıklar artık en yaygın formunu kazanmış olur. Bu süre sonunda ciltte oluşan kabarcıklar patlamaya başlar. Hemen ardından ciltte kabuk bağlama görüntüsü ortaya çıkar. İyileşme süreci kişiden kişiye değişmekle birlikte 3 ila 4 haftayı dahi bulabilir. Bu kabarcıklar görülmeye başladığında yüksek ateş ya da lenflerde şişme gibi çeşitli sorunlar da yaşanabilir. Hastalığın bir diğer karakteristik özelliği, tedavi sonrasında iyileşme yaşansa da, aradan aylar geçmesine karşın sinirlerde ağrı hissedilmesidir. Hatta bu durum tıp literatürüne de girmiştir ve tıpta “zona sonu sinirsel ağrı” adı verilir. Bunun nedeni ise her ne kadar iyileşme elde edilmiş olsa dahi, sinir köklerinde meydana gelen iltihaplanmanın maalesef sinirlerde hasara yol açmış olmasıdır. Sinir köklerinin yapısal değişimi kronik bir ağrı şeklinde kendini belli eder.
Zona Nedenleri Nelerdir?
Çocukluk çağında geçirilen suçiçeği hastalığı yani vücuda girmiş olan varicella zoster virüsü sinirlere bu dönemde yerleşmiş olur. Bu virüs, vücutta yıllarca kalabilen ve buna karşın, uyur formda iken hiçbir belirti de göstermeyen bir virüstür. Bağışıklık sistemi zayıfladığında aniden aktif hale gelir ve zona hastalığına neden olur. Vücudun hastalıklara karşı savunma mekanizması olan bağışıklık sistemi ise pek çok unsura bağlı olarak zayıflayabilir. Bu unsurları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Yaşın ilerlemesi
- Romatizmal hastalıklar
- Kanser ya da kanser tedavisi
- Düzensiz, dengesiz, sağlıksız beslenme
- Bazı ilaçların kullanılması
- Çeşitli enfeksiyonlar
Hastalığın 50 yaşın ardından daha sık görülmesinin nedeni, yaşlanmaya bağlı olarak bağışıklık sisteminin zayıflamasıdır. Depresyona giren insanlarda da zonanın görülme sıklığı bir hayli fazla olur. Çünkü üzüntü, stres, aşırı yorgunluk gibi unsurların da bağışıklık sistemini zayıflattığı unutulmamalıdır. Stres gibi bazı yaşam faktörlerinden uzak durulması sadece zonayı değil pek çok hastalığı uzak tutmayı sağlar. Bununla beraber her yaşta beslenme ihmal edilmemeli, sağlıklı ve dengeli bir beslenme şekli, yaşam alışkanlığına dönüştürülmelidir.
Zona Belirtileri Nelerdir?
Hastanın yaşı, bağışıklık sisteminin ne kadar zayıf ya da güçlü olduğuna bağlı olarak zonanın belirtileri ağır veya hafif şekilde görülebilir. Zonanın en yaygın belirtisi, ciltte yanma ve kaşıntı olmasıdır. Bu kaşıntı zamanla ciltte kabarcıklar şeklinde kendini belli eder. Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde geceleri uyuyamayacak kadar ağır şekilde belirtiler görülebilir. Bazı kişilerde kaşıntı ve kızarıklık öncesinde ağrı hissi ilk belirti olarak ortaya çıkabilir. Şiddetli ağrıya bağlı olarak, ağrının meydana geldiği yer ile ilgili farklı şüpheler de doğabiliyor. Genellikle zona belirtisi olarak ortaya çıkan şiddetli ağrı, apandisit, böbrek taşı ya da kalp krizi ile karıştırılır. Çünkü ağrı ortaya çıktıktan yaklaşık 4 gün sonrasında deride kızarıklık, kaşıntı ya da kabarcıklar görülmeye başlanır.
Aslında ağrının zonadan kaynaklandığının anlaşılması, tedaviye erkenden başlanması anlamına gelir. Cilt döküntüleri ortaya çıktığında, 96 saat içerisinde tedaviye başlanması, tedavinin başarısında oldukça belirleyici bir faktördür. 96 saat içerisinde tedaviye başlanırsa, ciltte meydana gelen zonaya bağlı döküntülerin de azaldığı anlaşıldı. Ayrıca uzun dönemde de zona tedavisi sonrasında yaşanabilecek ağrının da, sinir kökleri daha az zarar gördüğünden, azaldığı tespit edilmiştir.
Sonuç olarak zonanın erken tanısı ve tedaviye hemen başlanması büyük önem taşıyor. Tedavi edilmediğinde ise durum çok daha kritik bir hal alabiliyor. İşitme kaybı, görme kaybı, yüz felci, kasların hareket ettirilememesi ya da enfeksiyon gibi ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.
Zona Vücudun Neresinde Görülür?
Vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabildiği biliniyor. Yaygın şekilde, vücudun yarısında görülür, diğer yarısında ortaya çıkmaz. Vücudun ne kadarlık alanında görüldüğü ise yine yaşa ve kişinin bağışıklık sistemine göre değişebiliyor. Gençlerde ve bağışıklık sistemi güçlü olanlarda çok küçük bir alanda görülürken, ilerleyen yaşlarda ve bağışıklık sistemi zayıf olanlarda daha yaygın bir alanı kaplayabilir. Deride oluşan kabarcıkların içerisi su ya da kanla dolu olabilir. Bazı hastalarda yüz bölgesinde ortaya çıkabiliyor ve gözleri de etkisi altına alabiliyor. Dilde, ağız içerisinde herhangi bir yerde, hatta iç organlarda dahi görülebilen bir hastalıktan söz ediyoruz. Kulak içerisinde de zonanın görülebildiği bilinir.
Zona Bulaşıcı mıdır?
Halk arasında zona hastalığının bulaşıcı olduğu düşüncesi yaygındır. Oysa bu bilgi doğru değil, zona bulaşıcı bir hastalık değildir. Zona hastalığında, kişinin cildinde ortaya çıkan kabarcıklar ile temas eden kişilerde eğer bu kişi daha önce suçiçeği geçirmemiş ise, suçiçeği olarak bu kişiye bulaşabilir. Ancak zona olarak bulaşmaz. Eğer bu kişiler suçiçeği geçirmiş ise ya da suçiçeği aşısı olmuş ise, zona suçiçeği şeklinde de bulaşmaz. En çok merak edilen hususlardan biri de hamilelik döneminde ortaya çıkan zonanın bebeğe zarar verip vermediği oluyor. Gebelik döneminde görülen zona, bebeğe hiçbir zarar vermez. Anne adaylarının bu konuda endişe duymasına gerek olmaz.
Zona Teşhisi Nasıl Konur?
Tanı konabilmesi için dermatolog tarafından hastanın muayene edilmesi gerekir. Aslında bu hastalığa tanı koymak pek zor olmaz. Çünkü ağrı, gruplaşmış bir görünüm sunan baloncuklar kolaylıkla zona şüphesi doğurur ve tanı konabilir. Tanı konduğunda gecikmeden tedaviye başlanması gerekir. Tedavide, az önce de değindiğimiz gibi 96 saat kritik bir zaman dilimidir. 96 saat içerisinde tedaviye başlanması, hastaların daha az sıkıntı yaşamasını sağlayacaktır.
Zona Tedavisi Nasıl Yapılır?
Bu hastalığın tedavisi, ağızdan antiviral alınması şeklindedir. Aynı zamanda hastalara B vitamini takviyesi verilir. B vitamini zona tedavisinden sonra oluşabilen ağrıların giderilmesinde önemli olabildiğinden hastaların B vitamini takviyesini aksatmaması önerilir. Tedavi sonrasında ağrının da kontrol altına alınmasına yönelik ilaç verilebilir. Şayet tedavi sonrasında ağrı giderilmezse antidepresan ya da antikonvülzan ilaç kullanımı gerekebilir. Hastaların tedavi sürecinde bol miktarda sıvı alması, tedavinin başarısında belirleyici olabiliyor. Aynı zamanda bu dönemde stresten de kesinlikle uzak durulması gerekir. Zona için kişiye özel tedavilerin uygulanması da gerekebilir. Çünkü bu hastalıkta her hastanın şikayeti farklı olabilir. Sıklıkla tercih edilen tedavi yöntemlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Ağrı kesici ya da antidepresan özelliğindeki ilaçların kullanımı
- Anestezik içerikli kremlerin kullanımı
- TENS tedavisi
- Akupunktur
- Ağrı oluşan bölgeye soğuk kompres uygulanması
- Çeşitli sinir blokları
Tedavide hastanın bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi de hedeflenir. Bu noktada vitamin ve mineral takviyeleri, sağlıklı beslenme düzeni gibi hususlara da hasta tarafından önem verilmesinde fayda olacaktır.
Zona Tedavisi Ne Kadar Sürer?
Aslında bu sorunun yanıtı hastanın yaşına ve bağışıklık sistemi durumuna göre değişebilir. Genç olan kişilerde 2 ila 3 haftada iyileşme elde edilebilirken ilerleyen yaşlarda tedavi 6 ila 8 haftaya kadar sürebiliyor. Hastaların sadece % 3’ünde uzun dönemde gerileyen etkilerden söz edilebiliyor.
Zona Aşısı
Çocuklarda suçiçeği, yetişkinlerde ise zona hastalığına sebebiyet veren virüse karşı aşı geliştirilmiş durumdadır. Fakat bu aşı ile ilgili kritik bir unsur vardır. Bu aşı daha önce suçiçeği ya da zona olmamış kişilerde etkili olabiliyor ve koruyuculuk sağlayabiliyor. Bu nedenle yetişkinlerde, zona hastalığından sonra aşı olmasının hiçbir faydası olmayacaktır. Aşının etki süresi vardır. Tekrarlanması gereken bir aşı olduğu unutulmamalıdır. Özellikle çocukluk döneminde aşı olması büyük önem taşır. Yapılan klinik testlerde zona aşısının 5 yıl koruma sağladığı kanıtlandı. Ancak bu sürenin 10 yıl da olabildiğine dair bazı araştırmalar yapılmaya devam ediliyor. 60 yaş üzerinde olan ve daha önce suçiçeği ya da zona olmamış herkesin, önlem amacıyla bu aşıyı yaptırması tavsiye ediliyor. Fakat bu noktada da dikkat edilmesi gereken önemli bir husus mevcut! Eğer kişinin bağışıklık sistemi zayıfsa, kanser hastasıysa ya da daha önce kanser tedavisi gördüyse, steroid tedavisi gördüyse, kollajen doku hastalığına sahipse, immünsüpresif tedavi gördüyse zona aşısı yaptırması kesinlikle önerilmez. Bunun nedeni ise zona aşısının canlı virüs içeriyor olmasıdır. Bu virüsler, söz konusu gruba giren kişilerde çoğalabilme ve kontrol altına alınamama riskini barındırıyor.
Zona Tekrarlar mı?
Kişinin bağışıklık sistemi her zayıfladığında zona yeniden ortaya çıkar şeklinde bir bulgu yok. Bu hastalığa yakalananların büyük bölümünde, bağışıklık sistemi zayıflamış olsa dahi zona tek bir atakta kalır. Yani tekrarlamaz. Ancak tekrarlama olasılığı da mevcuttur. Çok ender de olsa bazı zona hastalarında, tedaviden yıllar sonra hastalığın yeniden ortaya çıktığı kanıtlandı.